24 Şubat 2009 Salı

yor(ul)mak

sen beni
ben seni yorarken
ve hep -yor lu karamsar renginde
bedenimin yarısından fazlasını kaplayan perde
çekildiğinde geriye
kamaşır tenhalık
ve silinmemiş camlardaki izler çıkar
karşıma
kimi kuş pisliği,
kimi kar tanesi
bırakayım da ısınsın bir kez
güneş sızsın; pervazları
yeni silinmiş
kemiklerime...

14 Şubat 2009 Cumartesi

direnen yaratıcılık...

bir ilaç;
beyaz küçük oval bir hap
doz doz doz
sürüklenirken..

ona güvenme
yağmur suyunu yemiş bir gecekondunun
duvarı kadar delik deşik
ve yıkılmaya yüz tutmuş
şimşekler arasında
tenha bir sokak lambasının
titrekliği kadar
dirençsiz bacakları
ve çelimsiz kollarıyla
orda duruyor
dolmuşta arka sıradan para uzatan
ihtiyarın damarlı elleri gibi
buruşuk bir hatırada;
bir oyuncak bebeğin
dokunulmamışlık kokusu
boyalı saçlarında
akışkan bir rüya gibi
yapışan..

direniyor kucağına aldığı
fotoğrafsız bir karenin
flaşsız burukluğunda,
kendine rağmen
topraksız bir kuraklık
tenhalığında

5 Şubat 2009 Perşembe

çiçek ve ben

Benimle yaşıt olan açelyayı annem ben uzaktayken Gözde diye bakıyordu ve o çiçek birkaç aydır hasta. O mu ben yoksa ben mi o?

Yeniden açar mı baharda?
ve yeniden doğabilir mi, ölü yapraklarının arasından?