gün geçiyor saatler geçiyor. ve yıllar geçiyor. bu kez saçlarımı kestirdiğimde küçüklüğüme dönmek yerine yaşlarca büyüdüm sanki; kırıklarımı değil, yaşlarımı aldım geriye, saçlarım kesildikçe
şimdi iş yerinde önümde sarı meyve kabı-içinde biraz önce canlı duran yeşil can eriklerinden geriye tuz taneleri kaldı. önümde telefonlar, siyah klavye, eski monitör sıkılmanın doğasıyla mücadele ediyorum. Her müzik dinlediğimde olacaksa bu isteksizlik ya da her isteksiz olduğumda müzik dinleyeceksem notalara asmalıyım kendimi.
iki şarkı yoldan çıkardı beni
ne iş ne güç
ne klavyelerine hızlı hızlı dokunan çalışanlar
sadece ufuk var
gün batışı renginde
25 Mayıs 2009 Pazartesi
5 Mayıs 2009 Salı
Uçuşacak saçlarım yok belki;ya da tan yeri kızıllığım saçlarıma dolanan,bir güvercinin ürkekliğiyle camın birine çarpmış gibi;korkarak,ve haliyle acıyarak çarpmanın hızındankanatlarım rüzgarın hızıylatüyler bırakıyor topraklaramorlu pempeli ve kızıllı-çıplak topraklara-siyahları içinde "yüz yıllık yalnızlığın"gerçeğim büyülü,büyüdü gerçeklerim büyülügüneş yüzümü yakmış,yağmur ayaklarımıellerim üşümelipulsuz mektupların gizli pulları gibiheyecandansatırlar arasına gizlenmiş hikaye kahramanlarınınisimleri kadar yalnızlığından Gözde 05 mayıs 09
bugün böyle hissettim-hissediyorum
bugün böyle hissettim-hissediyorum
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)