17 Haziran 2009 Çarşamba

Sevgilim Deniz;


Bunu sana yazıyorum; neden sana böylesine sevdalıyım? Neden kirpiklerimde bıraktığın tuz izi hem bu kadar ince hem böylesine kalın? Ah sevgilim deniz... Beni koynuna al, sabahlara değin sar beni...Derinliklerinde kaybolsun ellerim, gözlerim daha da yansın tuzunla: başımı çıkardığımda güneşe, gerilsin yüzüm.. Ah sevgilim deniz; bırak da dalgaların geçsin pürüzlü tenimin üzerinden.. Taşı beni, bir ölüymüşüm gibi. Sana bıraktım kendimi; kıyılarına çıkayım; sıyrılsın bacaklarım kabuklarından..kıyından izleyeyim seni, enginliğini... O asil ve gizemli halini gece boyunca. Ah sevgilim deniz; öyle özledim kikokunu, yumuşaklığını, türlü tarifsiz hallerini... Kıskanmam ben ay ile sevişmelerinizi, izlerim yine o dokunaklı birleşmenizi... parıldayarak süren ateşlenmenizi... Ah sevgilim deniz, ufak bir adana fırlatsan da beni, gitmiyor gözümün önünden sonsuzluğun... o sonsuzluğundan yer yüzüne fırlatılmış bir kum tanesi gibi...

Ah deniz, kıyım ol sevdiğim ol, uğruna yazılar yazdığım ol, şarkıların notaları ol.. Ağlamaklı bir not ol, küçük bir teneden rüzgarla uçuşan. Ah sevgilim Deniz, ne yap et, beni senden uzakta bu karaya bırakma...muhtacım koynunda oynaşan çocukların cıvıltısına... kıyılarında yalandıkça yuvarlaklaşan ve pürüzsüzleşen taşlarına.. Ah deniz bir bilsen ne kadar muhtacım sana

şimdi, tam şu anda ankara'nın ortasında
sensiz boğulmak ne fena; hem de çok fena...

hayallerin yine ıskalamıyor beni, seni anımsatan bir şarkıyla..
ah sevgilim deniz, ıslat beni tüm aşkınla...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder