12 Şubat 2015 Perşembe

New York sokaklarındaki tek eldivenlerin gizemi

Hava sıcaklığının nadiren sıfırın üstüne çıktığı kış aylarında New York'ta yaşamsal bir öneme sahip aksesuarlardan biri eldiven. Bere, atkı, eldiven üçlüsünden o kadar bıkıyorsunuz ve o kadar onlara muhtaçsınız ki insan, bir süre sonra bu üçlüyü vücudunun bir parçası gibi görmeye başlıyor. Ve bu üçlüden herhangi biri evde unutulduğunda, bizim gibi bir yerden bir yere giderken aralıksız en az on beş dakika yürüyen insancıklar,  yokuşlu ve rüzgarlı sokaklarda titreyen çene kemiklerini zorla hareket ettirerek bildikleri küfürleri ediyorlar. Fakat benim mevzum geçen kış ve bu kış olmak üzere, 20 ila 50 metrede bir, yerde tek bir eldiven görmem. Sokaklarda, tren raylarında, tren kompartımanlarında karşıma çıkan yün, deri, polar ve başka türlü malzemeden yapılan çoğunlukla siyah bu eldivenler ordusu gün geçtikçe artıyor. Yalnız, sahipsiz, sokaklarda evsizlerin bile almadığı bu eldivenler nereye gidiyor sayın seyirciler?

Eskiden beri bir eşyamın, dışarıda kaybolmasından daha çok beni üzen bir şey varsa o da bu çift olan nesnelerin tek kalmasıdır. Sevdiğim bir çift küpenin teki kaşkola takılıp kışın kaybolduğunda, o küpeye dair hatıraları daima bana anımsatacak bir teki elimdedir ama ya öteki kim bilir nerededir? Bazen hep o kaybolup giden tekleri düşünürüm. Birinin bulup bulmadığını... Ben böyle yerde bulduğum, çiftken tek kalmış nesneleri alır bir süre cüzdanımda saklarım. Sanki birinin önemli, ayrılamadığı bir sırrını yanımda taşıyormuşum gibi gelir.. Eldiven de böyle... Tek kaldığında öyle acıklı geliyor ki bana... Bu tek kalmış eldivenleri yerden almıyorum. Oldukları yerde, sokaklarda yalnız dolaşan, eşsiz kalmış insanlar gibi öylece duruyorlar. Belki sebebi, eldivenlerin konulduğu cepten veyahut her daim bir şeyler aranılan çantalardan düşmesi,  çıkarıldığında elde taşınırken hızla yürürken düşürülmesi, insanları birbirinden soyutlayan moda kulaklıklarla düşme sesinin duyulmaması ve farkedilmemesi... Sebebi ne olursa olsun her yerde karşıma çıktıklarında, New York'un pek çok metropolde olduğu gibi "hız" la şekillenen yaşamında insanların da eldivenler kadar tek ve yalnız kaldıklarını düşünmeden edemiyorum. Zira, bireylerin etrafındaki sınırlar gibi tek kalan eldivenlerin etrafında da görünmez bir zırh oluşuyor. Ancak belki eldivenler, belki sabaha karşı toplaşıp el ele tutuşuyorlardır üşümemek için.. Belki de o kadar romantik değillerdir ve hep birlikte Hudson River'a karşı halay çekiyorlardır. "Elleri getirin elleri..."

New York sokaklarında daha neler var neler...  O da sonraya kalsın.

ellerinizi ısıtanların yanınızda olması dileğiyle...

G. Ç.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder