2 Mayıs 2011 Pazartesi

bir aradan sonra, rahatsız bir yazı

Şimdi başkasının evine girmiş ama tanıdık yüzler ve nesneler görmüş gibi, veyahut bir ürpertiyle çalar saati dinler gibi adım attım bu siteye yeniden. Sanal yazılara da bu denli alışacağımı sanmamıştım. Faakat, kalemi artık iş yerinde sıkıldığımda kağıtlara anlamsız şekiller ve çoğunlukla da üçgenler- bilinaçltısal çağrışımlarına takılmayalım da- çizmek için kullandığımı düşünürken sağda solda yazdığım bir iki cümlelik notları kime ve neye yazdığımı anımsamakla da uğraşmıyorum. "Boş bir insanım ey sözlük" diyerek nerde yazdığımı bile karıştırabilirim hatta.

Ne gündemlerle yoğrulduk şu yazmadığım aylarda. Blog maşallah bi kapatıldı ardı arkası kesilmedi ultra demokratik (!) hallerimizin. 36-42 kuzey enlemleri ve 26-45 doğu boylamları arasında yasaklar, skandallar, şifreler,kasetler,birtakım çılgınlıklar, seçim, ve milyon tane laf sokma yaşanırken yine gençler hayal kırıklığına uğradı yüzlercesi de ilk aşk acısını a,b,c,d derken belki unuttu gitti. Aşık olmaya sıra gelmiyor ki zaten bu enlem ve boylam arasında birader! Atlasın geri kalanına baksan durum yine vahim, fotoğraf makinelerinin ülkesi bir sallandı pir sallandı-yalnızca fiziki atlas değil siyasi atlasın da sarsıntısı bitmedi.
Benim gündemime girmeyim bir süre sonra sıkıyor bacım. Mobilyaymış, düdüklü tencereymiş, dört tencere bir tavaymış, havlu kenarıymış falan derken ne maddiyatçıymışım len ben diyerek adeta alışveriş merkezlerine ve kendime yabancılaşma durumlarındayım. Merak etmeyin geleneksel çeyizlik yerlerini de atlamayarak iki kez Eminönü-Sirkeci- Mercan-büyük postane falan yolunu da tuttum bütün bu gezmelerimi de beş bacak ağrısı, iki kol ağrısı, yedi bağrış çağrış şeklinde hiç bir şey de almayarak atlattım. Sonuç itibariyle "sayılı gün çabuk geçer" ilkesinin idrak edilebilecek seviyeye ulaştığı bir noktada evimde belimin üstüne kadar çekilmiş eşofman altı, alakasız renk bir uzun kollu pamuklu ve tüylenmiş bir depresyon hırkasıyla oturma günlerimin sona ermesinden korkarak garip bir hüzün duymaktayım. Haaa bu arada doğdum. Bu sene ne doğumgünü yaptı be! 28 oldum- tehlikeli bir yaştayım. 2+8=10 1+0=1 eder bu sene bir yılı. Sayma sayılarından olan bir ile aramız iyi sayılır. Bir çarpı bir bir. Birdir bir.
odtü'de çiçekler açtı.. güneş de bir açmadı ki renklere doysak. bugün azıcık göz kırptı hafiften yasemin koktu sanki. Yine de bugün en merak ettiğim şey hayat kadınlarının kartvizitlerini nerde ve nasıl bastırdığı oldu saygıdeğer abilerim ablalarım. Malteme'de her yere saçılmış Gül adlı kadının donlu sütyenli kırmızı zeminli kartviziti nerde bastırdığı neden bu kadar umrumda bilmiyorum. Ama düşünsenize on sen eiçinde bütün tanıtım sanal alana kayarsa bu işleri kim hatırlayacak ey okuyucu?
Bugün bir de önemli bir olay oldu Bin Laden öldürüldü. Fakat niyeyse yine bu olaya da Amerikalıların Ay'a çıkması kadar şüpheyle yaklaşıyorum. Ne fark eder ki gerçi.. Böyle... Tadım kaçtı ya.. Behzat Ç. den söyle Kanıt da hakkaten hiç çekilmiyo ya. Ne yapsam? Ne yapsam? En iyisi dükkanı kapatıp gidelim bu akşam. Geçici olarak verdiğimiz rahatszılıktan dolayı özür dileriz. Rahatsızlık da geçici olmalıdır öyle değil mi? Bir de daimi rahatsızlar vardır onlardan olmayın. Hoş kalın hoşça kalın!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder