9 Kasım 2010 Salı

varyap meridyan'ın jetgillerin olma olasılığı üzerine gecekondu notlar


Şimdi efendim televizyon izleyenlerinizin bileceği üzre bir süredir bir Vrlıbaş Holding Kuruluşu olduğunu öğrendiğimiz Varyap firmasının "Varyap Meridian" adlı, içinde kişilik bölünmesi yaşayan bir kız çocuğunun geçtiği korku filmi tadında ve seslendirmesinde reklamları dönüyor. Adı üstünde bu bir reklam ve firmanın da isminden anlaşılacağı üzere adamlarda "var" da "yap"ıyorlar ve "var"ı olana satıyorlar. Sorun şu ki epeydir kafamıza takılan mevzularda da görüleceği üzere bu emlak firmaları artık evle birlikte insanlara hayat satar oldular. Komşu satmalarına, tenis kortu, havuz, sauna ve bilimim ter döküp rahatlama hizmeti veren olanakları satmalarına tevazu gösterir olmuştuk. Fakat iş hayat satmalarına geldiğinde "Orda dur" kardeşim diyesim geldi. Şimdi bakalım bu satılık hayat reklamda nasıl, ne zaman, kimin ağzından, hangi sözcüklerle ve nasıl tanımlanıyor.. Dadadadaaaa şaşırmayacaksınız ama şaşırtılar adamı. "Bak orda ne var" diye başlıyor şarkımız bu sırada bir takım altın rengi kıpraşmalar ekranda görünür oluyor. Ynai bakıyoruz. Biri bize işaret etti. Yetmiyor bir de tanımlıyor "Parlak bir şey var". Demek ki neymiş bu "orda" olan şey bize uzak bir yerde ama parıldıyor yani her yerden görünebilir ve dikkatinizi çekebilir. Bu satırlara kadar eşitlikçiyiz. Üçüncü dizemizde işler karışıyor çünkü ne olduğunu anlayamadığımız ama parlayan şeyin ne olduğunu anlıyoruz bu cümleyle: Meğer "altın gibi bir hayat var" mış. İşte şimdi bu altın hayatın ne menem bir şey olduğunu anlayacağız. "Bulutlara kadar giden evler var" Yarebbim bu bir cennet olmalı! Durun daha bitmedi "her katta bahçeler (de) var" mış!! Burda dikkatli bir şekilde Allah'ın adını anmalıyız zira bu Allah'ın cenneti değil Varyap'ın "var"ı. Bu saydığımız cümleleri alta alta dinlerseniz ve okursanız zaten göreceksiniz ki burda "yok" a dair bir şey yok. Var...Var... Var... Evet şimdiye kadar edindiğimiz tasvirleri elde edecek bir öznemiz olmalı elbet ki bu parıltılı şey boşuna ortada durmasın. İşte Adem geliyor. Adem: BABA! Kız çocuğu sesimiz "Babama söyleyeyim" diyor. Demek ki neymiş baba bu parıldayan şeyi ona alabilirmiş. Bu değişik hayatı ancak baba figürü elde edebilir. Ve o parlak şeyin adı da son cümleyle geliyor "Bak orda Varyap Meridian var". Bu abidik gubidik görünen çizgi filmleri andıran yapı 61 katıyla Türkiye'nin en yüksek binası olarak Ataşehir'de yükselecek; yeni paramızla 1.2 milyara "baba"larını bulacakmış.
1990'ların ortalarında gecekonduların arasında yükselen yüksek binalarla etrafında hiçbir şey olmamasına rağmen lüks hayatın simgesi olma niteliği kazanarak zenginleri Anadolu yakasının en boktan yerlerinden birine çeken Ataşehir toplu konutları gecekondularla kendisini yalnızca çiçek isimleriyle anılan bloklarıyla değil- her anlamıyla yüksekte yaşayan insanlarıyla da kendisini çoktan yoksul insanların hayatlarından arındırmış ve ayırmıştı. 2000lere geldiğimizde ise Ağaoğlu gibi müteahhitlerin de el atmalarıyla "köprüye yakın", "otobanın dibi" "alışveriş merkezleri" de var düşünceleriyle birçok bankacı, doktor, avukat ve bu gibi ortanın üstü adamların yanısıra yükselen katları ve ekstra hizmetçi odalarıyla üstlere de çekici gelmeye başlamıştı Ataşehir. Sonrasında Ataşehir' komşu olan ve pek çok siyasi olayla bilinen, Mustafa Kemal Mahallesi, Örnek Mahallesi gibi mahallelerde yaşayan düşük gelirli öğretmen aileleri, polisler, çingeneler de Ataşehir mahallesinden sayıldılar. Ama yalnızca mahalleden sayılarak istatistikleri değiştirdiler. Çünkü artık mahalle sınırları değiştiğinden emniyetin "suç" olarak gördüğü unsurlar da ortadan kalkar oldu. Rakamlar düştü. Oysa yoksulların ve yoksunların hayatı olduğu gibi sürüyordu. Değişen Ataşehir'in almaya çalıştığı kimliklerdi. Evet tam da bu noktada Varyap Meridyan bir kez daha yoksulla en zengin arasındaki sınırları bir meridyen gibi çiziyor. Ve 61 katlı oluşu ve en yüksek bina oluşu hiç de tesadüfi değil. Formları da öyle.
Velhasıl, bu binların çizimleri bana jetgilleri anımsattı. Bu aralar jetgilleri de epeyce anar oldum- jetsons ın da bir vakit jetgiller olarak dilimize çevrilmesine de hayran oldum (bkz: Bengü'nün Beyaz show'da giydiği jetgil kıyafeti) Acaba jetgillerde de gökyüzünde yaşayanların yanısıra yeryüzünde kalanlar da var mıydı? Çünkü anlaşılan o ki bu gidişle gökler zenginlere yerler fakirlere kalacak. Bahçe denen olguyu 60. katta yaşayacak çocuk için ev, toprak, çiçek, papatya, kır, insan gibi kelimlerin ne anlam ifade edeceğini de merak ediyorum.
Son olarak O "altın hayat"sa bizimki ne? Çakıltaşı mı? diyerek yazıma veda ediyorum. Jetgiller hala sizi seviyorum. En azından bildiğimiz kadarıyla sizin geleceğinizde herkesin hayatı gökte.

4 yorum:

  1. reklamı izlerken homurdanarak aklımdan geçirdiğim onca düşünce ancak bu kadar derli toplu ve usturuplu yazılabilirdi. ellerine sağlık gözde :)

    YanıtlaSil
  2. Öncelikle neden ve nasıl bu sayfaya geldim..?

    Aynı şeyleri düşünmüşüz...

    Ben bir video hazırlaak için araştırma yapıyordum, siz çıktınız...

    Keyifle okudum, kaleminize sağlık...

    Ben reklam filmini montajlayıp tekrar internette yayınlamak için kolları sıvadım...

    Reklamdaki müziği kullanacağım ama gmrüntüler Bir sizinde bahsettiğiniz gibi bir türkiye gerçeğinden olacak...

    Fakir insanların yaşantıları, gecekondular, taşradaki evler yer alacak...

    Sanırım çalışmamın özünü aşağı yukarı anladınız...

    Evet size tekrardan bu duyarlı ve tabiri caiz ise "madalyonun öbür yüzünü gösteren gerçekçi uslubunuzdan ötürü teşekkür etmeyi kendimde bir insanlık borcu olarak görüyorum...

    Sizi tanımıyorum fakat iyiki varsınız diyorum...

    Evet, iyiki varsınız...

    Sevgi ile hoşcakalın...

    MUSA TÜRKMEN
    ***BİR TÜRK***

    YanıtlaSil
  3. Köylülerin , memurların , işçilerin hayatları olağanca hızıyla dibe doğru ilerlerken bu ülkenin tereyağlı ballı ekmekleri de varsınlar yapsınlar bakalım meridyenlerini ... Nereye kadar ama ?
    Çok değil yakın zamanlarda bilim kurgu filmlerindeki gibi , üç beş tereyağlı ballı ekmek bir meridyenin en üst katından , kendilerini nasıl olduğunu anlayamadığımız o şekle taşıyan geri kalan karınca sürüsüne bakarak istikbale yönelik parlak fikirlerini sıralıyorlarmış mış ... Onların parlak fikirleri projelere dönüşüp meridyenlerde dönencelerini tamamlarken arada bu dönencenin ne olduğunu sorgulamaya yasaklı binlerce işçi karınca bir doğup bir gençleşip bin çalışıp bir ölüyor ve karınca sürüsü de kendi dönencesini meridyenlerin eteğinde böylece tamamlıyormuş muş ... Bunun adı geleceğe dair heyecan verici bir bilim kurgu oluyormuş muş ... Var daha iyisini gel sen yap ! deniyormuş muş yadırgayana ...

    YanıtlaSil
  4. http://www.facebook.com/pages/BIR-TURK/163757093656082#!/video/video.php?v=169140433114220


    Sanırım yukarıda bağlantısını paylaştığım videonun linki durumu görsel olarakta analiz etmede tamamlayıcı olacaktır...

    Aynı düşünceleri paylaşıyoruz...

    İyi seyirler...

    YanıtlaSil