14 Aralık 2010 Salı

küme küme bulutlara bakan kümülatif hayatlar üzerine...

Bugün sevdiğim üç kelimeden birinden söz edeceğim. Bu üç kelimenin ortak özellikleri "k" harfiyle başlamaları ve üçünün de Fransızca kökenli oluşu. Onun dışında benim için ortak yanı üçünün de hayatı anlamak açısından temel nitelik taşıması.
İlk kelimemiz kümülatif. Bu sözcükle yaşadığım yoğun temaslarım Üniversite 2. yılıma tekabül eder. Malumunuz bir sosyal bilimci olarak eğitim/öğretim hayatınızın bir noktasında istatistik denen ve sayılarla yaşayan bir bilimle yüzleşmek zorundasınızdır. Velhasıl bizim de o zamanlar YÖK Başkanı olmayan ve purosuyla tanınan bir istatistik hocamız vardı ve mean, median, mode hayatımız akıp giderdi. Bu sırada bu kümülatif sözcüğü hayatımıza girmişti. Kelime anlamıyla sözcük Türk Dil Kurumu'nun sözlüğünde "kümeli" olarak tanımlanıyor. Benim için anlamıysa birikimli. Yani üst üste konan. Binen. Şimdi bu sözcük sayılar üzerinden anlamlandığında işin içine toplam vesaire birçok tabir giriyor. Ancak gündelik hayatımızda sözcüğü tanımlayacak olursak benzetmelerle açabiliriz. Tıpkı bir inşaat gibi son tuğlayı diğer tuğlalara bakmadan anlayamamak gibi. Son aşkı önceki aşklara bakmadan tanımlayamamak gibi, acı, mutluluk, heyecan gibi duyguların zaman içindeki anlamlarının deneyimler üzerinden değişmesi gibi. Bunların ötesinde günlerdir kafamı kurcalayan haliyle kümülatif sözcüğü, zihin, bellek, anlayış, kavrayış ve hafıza gibi pek çok sözcüğü de anlamlı kılan şey. Düşünsenize doğduğunuz andan itibaren birikimli yaşıyorsunuz. Kavradıklarınız, hayal kırıklıklarınız, anılarınız, aşklarınız kümülatif ilerliyor. "Artık akıllandım." "Şimdiki aklım olsaydı böyle böyle yapmazdım." "Tabii nerde bende o zaman o akıl" gibi ifadeler hayatı kümülatif yaşadığımız için anlamlı geliyor bana. Belki pişmanlıkları kendi kendimize affetmenin de bir yoludur kümülatif yaşamak. Çünkü bir önce yaşadığım olmadan bir sonraki olamazdı ya da en azından böyle olmazdı demenin bir yolu. Ya da tek Tanrılı dinlerdeki hesap gününü anlamanın bir başka yolu. Ne de olsa hayatta herkesin bir toplamı var ve hesap gören ve tek hesabı en iyi bilen tek varlık Allah olarak tanımlanıyor. Ve insanın "insan" olarak sorumluluğu da "hesap günü"nde ölçülüyor. Nerden bu noktaya geldim? "Sonra hepsi, gerçek sahiplerine, Allah'a döndürülürler. İyi bilin ki hüküm yalnız O'nundur. O hesap görenlerin en çabuğudur." (Enam -62- Diyanet İşleri çevirisi)
Eternal calculator- eternal digits- kaç basamaktan ibaret hayat? Bütün gördüklerim? Bütün sözlerim? Ve bütün insanların bütün gördükleri, göremedikleri, söyledikleri ve söyleyemedikleri kaç basamak? İşte o basamak sayısı Tanrı olmalı.
Bütün din kurgusu aslında bir "hesap" olgusu üzerinden işliyor. Hesap tutanlar ve hesap verecek olan insanlar arasındaki ayrım yaratan ve yaradılan arasındaki keskin çizgiyi bir daha derinleştiriyor. Bu hesap hayata dair kümülatif toplamdan başka nedir ki? Vay be ben bile inanamadım şu yazdıklarıma. Çıkarımlar falan yapıyorum. Hoşgeldin felsefe tarihi yandal öğrencisi Gözde- sene kaçtı? Ne biriktirdin o günden bu güne? Toplamda ne değişti?
Bana bu sözleri yazdıran çok sevdiğim kümülatif sözcüğüne...
Kümülatif:
(latif, fil, mülk, mal, at, fal, kül, ülkü)

Küme küme bulutlar kovaladı peşimi
yağmurdan korkmadım hiç
bu latif sokaklarda küllere sarıldım sen diye
ellerimde birikmedi hiç
ülküm oldun da yine gerçekliğinden şüphe duymadım hiç
fallarımda ne atlar çıktı da kısmet diye aldırmadım hiç
sonra bir fil geldi ezdi hepsini kaybolmadım hiç
yine küllerin üzerinden yürüyorum ve bir yağmur boşalıyor gökten
ah kımıldıyor uzaktan gölgen
oysa değmezdi "bu latif yere rüzgar"
hiç...
hiç..
hiç.

Toplamım kadar konuştum ve onun kadar sustum.
Gözde Çerçioğlu

1 yorum:

  1. Çok güzel çıkarımlar. Kümülatif kelimesi dualizm ve varlığı anamlandırma konusunda düşünmeye itti beni de. Yazdığınız ayetler ek olarak
    ''Onlara bir ilmin tanıklığında/bir ilmin aracılığıyla bütün serüveni mutlaka anlatacağız. Biz olup bitenlerden habersiz değildik.'' (araf 7)
    ''Gün olur, dağları yürütürüz de yeryüzünü çırılçıplak görürsün. İnsanları huzurumuzda toplamış, içlerinden hiçbirisini hesap dışı bırakmamışızdır.Hepsi, saflar halinde Rabbine arz edilmiştir. - Yemin olsun, sizi ilk kez yarattığımız gibi yine bize geldiniz. Ama siz, sizin için hesabın görüleceği bir zaman belirlemeyeceğimizi sanmıştınız. Kitap ortaya konulmuştur. Günahkârların, onun içindekilerden korkup ürpererek şöyle dediklerini görürsün: "Vay başımıza! Ne biçim kitap bu! Ne küçük bırakmış ne büyük. Hepsini sayıp dökmüş!" Yapıp ettiklerini hazır bulmuşlardır. Rabbin hiç kimseye zulmetmiyor.(kehf 47-49)
    ''O, çok yüce bir Kur'an'dır. Korunmuş bir levhada/Levh-i Mahfûz'dadır.(Buruc 22) ( Kozmik hard disk)

    YanıtlaSil